Şiir Fukarası Şiir/ POEM

Göklerde gördüm seni
basma eteğini memelerine kadar çekmişsin
saçlarının kınası
ensesi yanık oğullarının renginde,
gözlerinin elası çamur akan nehirde
sesinin şerri rüyalarında al bacı
baldan tatlı gelir bana ninni
uyutur, uyurum, yollarda bir de
üstelik göklerden düştüm
göklere çıktım
alabora etti beni bir kişi
ailemmiş, belki dedem bilemedim, böyle iş.

Akdeniz yarıldı içinde fetüs çıban
elinde bal kovanı tutan bir çoban yardı karnımı
etimden değil ruhumdan tiksindi fakat
ne ettiyse ancak vuslatımı senle
işte onu çabuklastırdı.

Neydi asasındaki kudret
yoktu öyle bilirdi keresteden minber
bir söz bir söz yankılanır gökkubbede
bilmezler ne asa ne minber 
ruhuyla ölümsüz ölümle kardeş peygamber.

Şimdi ortasına gideceğim Marmara'nın
bir şey bulmaya değil yalnız gitmeye
belki bir adayı kaldırırım kulağından
kalk da çıbanı ol şu leş denizin
üstüne bir mermer tapınak dikelim
tüm akça ruhları bir orkestra ile çağıralım.

Tuttursunlar ölümsüz şarkıyı
ki çürümenin korkusu dinsin
Biz ki çamurla sırlanmış yaratıklar
o adanın adını bile bilmeyelim.

Ey şehri şehid
ey erguvan renkli kumaşlara sarılı
ölü şehzadeler tabutu
Uyan vaktin geldi
Bir vakit bir çift kahverengi gözle baktım
ne aklıma geldi Süleyman ne Fatih
yalnız Develioğlu eski belediye reisi
ki çocukken sıkmıştı elimi
Şimdi olsa sıkmam.

Uyan vaktin geldi
ey güzel karısı Avrupa'nın
ey çirkin sıfatı tüm mülteci acısının
bir sallanmaya bakar şanın.

Bilmem nereye gider bu şiir
giderse bir şey bilinsin isterim
ne beyaz kağıtlara mürekkeple yazılırlar
ne de ben kallavi bir sessizlikteyim.
Ekranı kırık telefonda
iki büklüm oturmuşum klozete
tam da öyle yazarım.



Yorumlar

En çok okunanlar