Gün Rüyası / POEM

Bir avuç çim var elimde,
neden yoldum onları
ve karnım neden kaskatı
bilmiyorum.
Ensemde bir ağrı,
baygınlık geçirtecek kadar
yoğun kokuyor ıhlamur ağacı.
Yalnız oturuyorum,
bir kenarına atıldığım mahallemde
bir parkta.
Uzun ağaçlar, kökleri sağlam
bilmem hangi soylusundan kalmış şehrin.
Çiftlikmiş eskiden. 
Atlar yok, mandalar da, şimdi
bir park çitli
 geceleri de biraz tehlikeli.
Aklım nerede.
Bir tartışmanın ortasındayım
bir an bir yaz gecesi koynundayım sevgilimin.
Bir an küfrediyorum birilerine,
bir başka an kırgınlık filinin ayakları
altında kırklara sunulan ezilmiş şarap
oluyorum. 
İnsanlar geçiyor yanımdan.
Ülkemin güzelce dövülmüş bir genciyim.
Yıpranmışım, korkuyorum.

Parmaklarımın arasında kızıl bir böcek,
parlak siyah bacakları kımıl kımıl
yürüyor üstünde elimin.
Bir köpeğin su içişini duyuyorum,
martılar ötüyor. 
Kalkıyorum, yürüyorum.
Ne ara geldim asansörün önüne
şimdi de çarşafımı sıkıyorum.
Karnım kaskatı,
ensemde bir ağrı.
Göğü delercesine 4 camiden birden
başladı sabah ezanı.
Kırgın, yorgun ve de dövülmüş hissediyorum.

Tavan öyle bir dost ki
akça pakça dümdüz ve geniş.
Bir an 2015 yazı
bir an ilk aç yattığım zamanı görüyorum.
İlk kez dayak yediğim günü,
işsiz kalışını babamın,
annemi ambulansta,
boylu boyunca yatarken kendimi.

İğde kokuyor sabah,
perdeler uçuşuyor.
Gece gündüze
ben ölüme yuvarlanıyorum
her seferinde.
Kalkmalıyım.




Yorumlar

En çok okunanlar