8. Akşam

Adam :  Yahu kaç saat oldu! Ve dahi zatımı beklettiğiniz nicedir! Gün doğsun! Yahut bedenlerinizi yakar güneş yaparım sizden!
Sahnedekiler : (Sirkülasyon halindelerken)
Karanlığın tozunu alamazsınız üstad
Görünen o ki bir süpürgeniz bile yok!
Adam :  İşi çirkinleştirmeden hass*ktir çekmeliydik
Sahnedekiler :  Hass*ktiri siz kendinize çektiniz!
Perdeleri açacağınıza bize midir kininiz.
Adam : Şimdi geliyorum!
Sahnedekiler : Ayaküstü mü misafir ediyorsunuz bizi?
Adam : Yatağa geçelim o zaman
Sahnediler : Bak bak! İçine girdiğiniz her şey karanlık üstad!
Adam : Size mi girmiş oluyorum o halde?
Sahnedekiler : Ha ha
Hu hu
Adam : Hu deme çarpılırsın!
Sahnedekiler : Bir şey soracağım. Siz nerdesiniz?
Adam : Tuvaletteyim ulan tuvalette!
Sahnedekiler : Her zaman yaptığınız eylem zaten
Fiziksel olarak denemek için güzel bir labaratuvar seçmişsiniz
Adam : Tuvalet kağıdı yok! Dolapta olacak,getiririr misiniz?
Sahnedekiler : CV’nizi kullanabilirsiniz bayım!
Oyun başlar. Adam salona gelir ve koltuğa gömülür. Seyircilere bakar (göz teması önerilmez.)
Adam : Varlığımın ait olduğu bir koltuk.Ne güzel değil mi.Kendimi süngeri çökmüş olan bu koltuk gibi hissediyorum.Bir de abajurum var.Elektrikleri kestiklerinde bunla da vedalaşacağız artık.
Kadın : ( sahneye girer ) Seni hala burada görmek çok güzel (!)
Adam : Gelmeseydin keşke.
Kadın : Sen de öyle! Unutmaya çalıştıkça seni her yerde karşıma çıkıyorsun.
Adam : ( ayağa kalkar ) Unutmaya çalışırken daha fazla hatırlarsın. Unutman gereken şeyleri detaylarına kadar klasörlersin. Her şeyi daha fazla hatırlamış olursun.
Kadın : Kalemine sağlık be adam. Keşke biraz ayaklarına su döksen de meyve versen.
Adam : Evden ayrılıyorsun diye umuyordum.
Kadın : Evet ayrılıyorum. Sadece yüzüne tükürmek için geldim.
Adam : İçindeki her şeyi düzeltecekse buyur midem bulanmaz.
 (Adama yaklaşır bekler ve tükürür.)
Adam : (Koltuğuna oturur.) (CVsini kadının tükürdüğü yere yapıştırır.) Kapıyı yavaş çarp karşı komşu rahatsız oluyor en ufak sesten.
Kadın : S*ktir git! (Kapıyı hızla çeker.)
Adam : Gittiğine sevindim. (koltuğa gömülür.)
(Kapı çalar.)
Kurye : Burak Bey siz misiniz?
Adam : Evet..
Kurye : Burak Bey aylık siparişleriniz için şuraya bir imza atabilir misiniz?
Adam : İmzalamak istediğim son şey bu olsun istemezdim.
Kurye : Efendim?
Adam : Yok bir şey.. Teşekkürler.
(Burak kapıyı kapatır. Koltuğuna gömülür.)
Adam : (Dergileri seyircilere doğru fırlatır.)
Adam : Bu ev çok karanlık. ( Perdenin önüne gelir.Açacağı sırada )
Karanlık : Otur yerine ve fırlattığın dergilere bir bak. Yazını yayımlamışlar mı?
Adam : Yazımı kim n’apsın?
Karanlık : Kendini gökyüzü gibi mi sanıyorsun?
Adam : Neden?
Karanlık : Gökteki karanlık geçicidir. Sen sonsuza kadar benimle yaşamaya devam edeceksin.
Adam : Güneşi doğururum belki.
Karanlık : Doğurabileceğin şeyleri şimdiye kadar doğurdun.
Adam : Senle konuşmaktan falan zevk aldığımı mı sanıyorsun?
Karanlık : Ben de senin gibi susacağım o halde
Adam : İyi olur.
Karanlık : Ne demek Burak Bey şimdilik ben biraz güneşin üstünü örtüp iyi geceler öpücüğü kondurayım sana da geleceğim meraklanma.
Adam : Güle güle!
Adam : Şu zamana kadar tanrıya olan inancım sayesinde intihar etmedim. 
Tanrım seni hep sevdim bunu bil. Ben seni düşünerek yaşarken belki beni tuvalette düşünürken falan yarattın. Beni yarattıktan sonra hiç hatırladın mı?Hatırlamanı isterdim. Güzel kullarınla kurduğun sofralarda adım geçsin isterdim. Belki yoksun ya da varsın bu hiç bir şeyi değiştirmez ama sen hep orda kal tamam mı? Yarattığın kötülüğe maruz kalmanı istemem belki de senden daha merhametliyimdir.
Tanrı : Sen kimsin?

Adam : Ben kim mi oluyorum?

Tanrı : Kibir şeytanın en sevdiği günahtır.
Adam : Kibir mi? Yalnızca sorunu tekrarladım.Sen trip mi atıyorsun ne koskoca tanrısın anlamadım ki?
(Soru kapının çalınmasıyla askıya alınır.)
Adam : Tanrı bize mi uğruyorsun yani?
Tanrı : Sana uğrasam kapıyı çalmazdım. Ne yani kim o diyince ben mi diyeceğim?
Adam : (Kapıyı açar.)
Karanlık : Pardon az şekeriniz var mı bizde kalmamışta? ( biraz homoseksüel.)

Adam : Biraz s*ktir gitim kalmış ama?
Karanlık : Aa tanrının huzurunda bu ne konuşma tarzı günah günah!
Adam : Tanrı mı gönderdi seni?
Tanrı : Seni annenin yumurtalıklarına yanlışlıkla gönderdiğim gibi karanlığı da yanlış göndermişim, kusura bakma.
Adam : Ay estağfurullah.
Karanlık: Pardon ben yanlış gelmişim.
Adam : S*ktir git!
Adam : Peki tanrı! Benim yerime girmesini planladığın sperm kim olacaktı.
Tanrı : Sen olmayacaktın
Adam : Aforizmalarım diye bir kutsal kitap falan çıkarmış mıydın?
Tanrı : Ah senin şu yerli yersiz göndermelerin. Keşke sen de Tanrı olsan da kitap çıkarabilsen en azından!
Adam : Bir kere ben dergilerde..
Tanrı : Kimden “esinlendin” yine? Bukowski, Mayakovski, Yaşar Kemal, Rimbaud..
Adam : Sus artık!
Tanrı : Neyse. Kendini asma, büyük günah neyin peşinde olduğunu biliyorum.
Adam : (Yutkunur.) Nasıl öleceğimi biliyor musun?
Tanrı : Nasıl ölmek isterdin?
Adam : Bunu ben belirlesem olur mu?
Tanrı : Ya ölmek istemezsen?
Adam : Ölmek istiyorum.

Yorumlar

En çok okunanlar