Metrobüs Dandinisi - POEM
Bir boğaz iki yaka bilmem kaç ilçe
ve on küsür milyon insan ile
üstüne, yeri deleni, göğü deleni
evde kalanı, kaldırımda yatanı,
soluksuz sokakları dip dibe, yapışık
gök görmez apartmanlarıyla
Pasır parlak ama aynı zamanda harabe, yıkık
İstanbul Tiyatrosu!
Dandin dülülü!
Dandin dülülü!
Yukarısı soğuk, kara,
altında ak ve yorgun Marmara,
içine doğru çamurboynuz,
Çekmeceler ve Terkos, susuz.
Apartman gölgesinde dereler,
Bina dikildikçe taşan, taştıkça terbiye edilen
Papaz, Tavukçu, Ayamama
Tabii tüm bunlarla iç içe -"dandin dülülü"- vıcık vıcık bir kent.
Yağmur yağsa dert yağmasa da dert.
Arabalar, yahu elde değil şaşırmamak.
Ne çoklar ve sırf deniz görerek
ıkınarak sıkış tıkış ilerlesinler diye
"Daan! Yetersiz Bakiye!"
"Daan! Yetersiz Bakiye!"
yapılan yollar, denize doğru
öksüz kedi yavrularıyla dolu
kayalıklar.
Dur başım dönüyor.
Bir otobüs yolculuğunda bunlar çekilmiyor.
Çiçek satan Romanlar, gündüz gözü sarhoşları.
Moda'da biracılar ve öküzgözü içen
kaybolmuşları ile tıkabasa kalabalık bir kasabada
ayakta sırt sırta Suriyelisi, Afganı, Selanik göçmeni ve Bayburtlusu ile bu yol bitmiyor.
Dindon bu istimaketteki son durağımız Söğütlüçeşme!
Yorumlar
Yorum Gönder