Taşhoron Baladı / POEM
Manik'in toprağının yanında
kesme taştan büyük bir kiliseydi,
Meryem'in adına yapılmış; Taşhoron.
Kubbe kasnağında bir düzine pencere,
Apsisler üzerinde azizeler el ele.
Neden cilasız kalmış freskler,
Neden cilasız kalmış freskler,
Manik kim, Marye Hala nerede?
Cemaatsiz durur ortasında şehrin,
Duvarlarına dokunur,
yanından geçerken gizlice dua ederler
Adlarını unutmuş,
martları,
nisanları, eylüllerle harmanlayıp yaşlananlar.
Yalnız, yalnız kalan Taşhoron değil,
Manik'in tarlasının çeperinde
bir çok konak vardır.
Avlularında yenen yemekler
içilen şaraplar, oynanan halaylar
hala boş kilisenin içinde yankılanır.
Bundan kırk küsür sene evvel
mart yağmuruna dayanamamış, yıkılmış
üç yüz sene yıkılmayan kubbesi.
Gürültüyle uyanan eşraf
O sabah Taşhoron'un ağıtını dinlemiş,
O sabah Taşhoron'un ağıtını dinlemiş,
ne Türkçe ne Ermenice
taştan ahşaptan kubbenin dilinde
bir ağıtmış o,
halamın dediğine göre.
Malatya soğuk memleket,
Çavuşoğlu, Salköprü,
süslü konakların gölgesinde itilmişlerin mahallesi.
Yıkık kubbeyi yakacak yapmak için toplamış mahalleli
ve evlerine götürmüş.
Kaç düğünün ve cenazenin sesiyle dövülmüş kubbe
böylece sobalardan tütmüş tüm kentin üstüne.
Ağıtları kurum olup sokaklara savrulmuş,
Kahkahaları duman duman bacalardan uçmuş Taşhoron'un.
Yorumlar
Yorum Gönder