Kırmızı, Çalkarası / POEM
Bir keten çekyatta iki başız,
birimiz bulanık diğeri kırmızı.
Saçları kısa, çıplak iki yabancıyız.
Rüzgarlara dolanarak ilerliyor
tıngır mıngır şarkımız,
diken diken ediyor bacaklarını.
Bacaklarımın arasında cılız,
toprak renginde bacaklarını.
Çalkarası kokuyor ağzın,
Yekvücut,
sarmaş dolaş,
aylaklığımızı kutluyoruz
ıhlamurla sarılı terasta.
Kozmosu eğip büküyoruz
her kasılmamızda.
Önceden bilmezdim sırrını kainatın,
çığlık çığlığa açılacağını da kestiremezdim.
Zeytin karası gözlerinin kısılıp kısılıp
kavruk vücudunla saracağını bedenimi
bu terasta, aklıma dahi gelmezdi.
Bir keten çekyatta iki baş idik,
Kırmızısı uçtu bulanık olan kaldı.
O terasa çıkılmadı hiç.
O çekyat çürüdü.
O ıhlamurlar.
O.
birimiz bulanık diğeri kırmızı.
Saçları kısa, çıplak iki yabancıyız.
Rüzgarlara dolanarak ilerliyor
tıngır mıngır şarkımız,
diken diken ediyor bacaklarını.
Bacaklarımın arasında cılız,
toprak renginde bacaklarını.
Çalkarası kokuyor ağzın,
Yekvücut,
sarmaş dolaş,
aylaklığımızı kutluyoruz
ıhlamurla sarılı terasta.
Kozmosu eğip büküyoruz
her kasılmamızda.
Önceden bilmezdim sırrını kainatın,
çığlık çığlığa açılacağını da kestiremezdim.
Zeytin karası gözlerinin kısılıp kısılıp
kavruk vücudunla saracağını bedenimi
bu terasta, aklıma dahi gelmezdi.
Bir keten çekyatta iki baş idik,
Kırmızısı uçtu bulanık olan kaldı.
O terasa çıkılmadı hiç.
O çekyat çürüdü.
O ıhlamurlar.
O.
Yorumlar
Yorum Gönder