Anam Anatolya / POEM

Mavi gözlü rüzgarı takıp yelkenine

ılık kıyısına varmış gemim

demir atmış kanlı kayalara,

yağı, şarabı üstünde bir çarşaf gibi 

gerilmiş denize 

memleketimle sevişen.

Yüzü güleni görmeden öğrendim gülmeyi,

O'nun baktığı menzile benzerim,

ah şu boğazımı kesmeye çalışan hançere

ağlamaktan başka marş bilmeyene de.

Benzerim her kuşa, yılana, incire

ve dahi buradan geçmiş kim varsa

yüzümde görürsün onları, 

şarkılarımda duyarsın seslerini.

Anam doğurur güneşi

batırır çamurunda fakat

doğduğumdan bu yana

ne o güneş o güneş ne de bu yer yer

keyifli zamanların anlatıldığı 

masalardan duyduğum kadar bilirim.

Şimdi o kıyıların birinde

kucağımda paslı çivileri eskilerin

batışına bakıyorum.

Gemimin, evimin, konuştuğum dilin,

okuduğum mektebin çivileri

vahşi kerpetenlerle çekilmişler

bir çekiç alsam çakamam geri.

İstemem de ayrıca.

Güneşin batışından korkanlar alsın

üstümden bu ağır hurdayı 

onlar bilirler ne de olsa adam etmeyi,

dümdüz edip hizaya getirmeyi.


Oturdum önümde veba meyveli

irin ağacı, ah ne çok benzerim ona da.

Yanımda topal atlar başları kesik,

altımda kurtlanmış toprak,

ilk duyduğum sesin bağrı

açık, yaralı, cennet orası ve de cehennem

ayırt etmem ki etmez anasını insan

kucağında çivilerle çakılmış

babası, atası, hocası, polisi, ahlakı tarafından

biri hele niye etsin ki?


Mavi gözlü rüzgar okşar saçımı

ne çok severim şu bahtsız Anatolyamı.




















Yorumlar

En çok okunanlar