Şanssız Düşüş / POEM
Ziko her ay gittiği mabetten gelir gelmez
uğradı, tavanım Abdu'yla bana.
Ağzında puro, üstünde ak pak bir kılık
yüzünde limon ekşisi bir ifadeyle kuruldu
sandalyesine, başladı cıklamaya.
Sizin benden başka dostunuz yok!
cık cık!
Şapur şupur söylenirken o sıra
göz göze geldik.
Zikonun gözleri yok!
Göz çukurlarında altın varak
çerçeveli aynalar var,
onlardan da torsolarımız yansımakta
üstelik Abdu badanasız ben üryan.
Demeye kalmadan, Ziko n'oldu sana?
Ayağı fırladı birden, elinde bir orak belirdi,
Biçeceğim sizi! diye gürledi.
Öyle çok esti öyle çok esti ki,
İçine sıkıştığımız onbeş metrekarelik oda
Bir dağın tepesine uçtu ve paramparça
dağıldı etrafa, Abdu ortadan ikiye yarıldı,
tuğladan parçaları yamru yumru bir hal aldı.
Ziko'nun bilmediğimiz bir dilde söylenmesiyle
odam ve tavanı dağın eteklerine yuvarlandı.
Dımdızlak bedenimi gördüğüm aynadan
kaçırdım gözlerimi, kaçmalı mıydım o tepeden
arkasına takılıp Abdu'nun,
biçilmeden evvel, hem de hemen.
Sema yarıldı, indi ululardan bir taht
kondu yanına Ziko'nun
Tok bir ses çınladı ardından,
Biç!
Bir biçime uygun biçildim
ve o dağdan ağlayarak itildim.
Bu sefer şanslı değildi düşüşüm.
uğradı, tavanım Abdu'yla bana.
Ağzında puro, üstünde ak pak bir kılık
yüzünde limon ekşisi bir ifadeyle kuruldu
sandalyesine, başladı cıklamaya.
Sizin benden başka dostunuz yok!
cık cık!
Şapur şupur söylenirken o sıra
göz göze geldik.
Zikonun gözleri yok!
Göz çukurlarında altın varak
çerçeveli aynalar var,
onlardan da torsolarımız yansımakta
üstelik Abdu badanasız ben üryan.
Demeye kalmadan, Ziko n'oldu sana?
Ayağı fırladı birden, elinde bir orak belirdi,
Biçeceğim sizi! diye gürledi.
Öyle çok esti öyle çok esti ki,
İçine sıkıştığımız onbeş metrekarelik oda
Bir dağın tepesine uçtu ve paramparça
dağıldı etrafa, Abdu ortadan ikiye yarıldı,
tuğladan parçaları yamru yumru bir hal aldı.
Ziko'nun bilmediğimiz bir dilde söylenmesiyle
odam ve tavanı dağın eteklerine yuvarlandı.
Dımdızlak bedenimi gördüğüm aynadan
kaçırdım gözlerimi, kaçmalı mıydım o tepeden
arkasına takılıp Abdu'nun,
biçilmeden evvel, hem de hemen.
Sema yarıldı, indi ululardan bir taht
kondu yanına Ziko'nun
Tok bir ses çınladı ardından,
Biç!
Bir biçime uygun biçildim
ve o dağdan ağlayarak itildim.
Bu sefer şanslı değildi düşüşüm.
Yorumlar
Yorum Gönder